Proletarya diktatörlüğü

Günümüz dünyasında, Proletarya diktatörlüğü toplumun farklı alanlarıyla giderek daha alakalı hale geliyor. Teknolojik, kültürel, politik veya sosyal alanda Proletarya diktatörlüğü sürekli ilgi ve tartışma konusu haline geldi. Proletarya diktatörlüğü'in insanların günlük yaşamları üzerindeki etkisini tam olarak anlamak için yapılmış birçok çalışma ve araştırma var. Bu makalede, Proletarya diktatörlüğü ile ilgili farklı yönleri inceleyeceğiz, önemini, sonuçlarını ve bu konu etrafında var olan farklı bakış açılarını analiz edeceğiz. Hiç şüphesiz Proletarya diktatörlüğü kimseyi kayıtsız bırakmayan, dikkatimizi ve üzerinde düşünmemizi hak eden bir konudur.

Ekim Devrimi'nin birinci yıldönümünde bir sovyet afişi: Proletarya Diktatörlüğü yılı: Ekim 1917 - Ekim 1918 (Rusça)

Proletarya diktatörlüğü, Marksizmdeki tarihsel ve siyasalproleter düşünceye göre, kapitalizmle komünizm arasında uzanan geçiş döneminin siyasal biçimini ifade eder. Sosyalizm dönemi, komünizme yani sınıfsız topluma geçiş dönemi olması itibarıyla proletarya diktatörlüğü dönemidir. Proletarya diktatörlüğü kavramı Marksist devlet anlayışına ve Marksist sınıf teorisine bağlı kesin bir önermedir. Marksizme göre, bu dönem zorunlu bir tarihsel dönemdir. Bu dönemde proletarya sınıf olarak iktidarı elinde bulundurur ve dünya sosyalizmine geçildiği durumda adım adım sönümlenerek sınıfsız topluma geçişi sağlar. Yani sanıldığının aksine proletarya diktatörlüğü sönümlenmez sosyalizm sönümlenerek komünizm yani sınıfsız sömürüsüz dünyaya geçiş yapılır.

Varsayımsal olarak sınıflı bir toplumdan sınıfsız bir topluma kendiliğinden geçiş söz konusu olmayacaktır. Bir öznel irade devreye girmek zorundadır ve bu Marksist tarih anlayışına göre, kapitalist toplumun bağrında ortaya çıkmış olan proletaryanın iradesidir. Çünkü, Marksist tarih anlayışında tarihin öznesi proletaryadır. Burjuvazi kendiliğinden iktidardan tamamen vazgeçmeyeceği ve her an iktidarı almaya çalışacağı için proletaryanın diktatörlüğü zorunludur. Ayrıca toplumsal konumu gereği proletarya, sınıflı toplumsal yapıyı sona erdirecek olan iradedir. Marx'a göre bu irade, proletaryanın "doğal" olarak kurup benimseyeceği bir çeşit parti olacaktır. Marx için bu parti, proletaryanın içinden tamamen tarihsel bir zorunluluk ve kapitalizmin çelişkileri sonucu ortaya çıkar. Bu noktada Marx'ın saptaması, partinin devrim için bir aygıt ve proletaryanın örgütlenmiş bir biçimi, onun buluşma alanı olmasıdır. Devrimi yapansa, proletaryanın bizzat kendisidir.

Ancak Lenin bu iradeyi komünist parti önderliğindeki proletarya olarak tanımlamıştır. Lenin'in bu saptamasında devrim proletarya için yapılmış olsa da, devrimin birincil öğesi ve yaratıcısı kurulmuş olan Marksist partidir. Birçok Marksist düşünür, bunu Leninizm ve Marksizm arasındaki ince farklardan biri olarak tanımlar. Devlet ve Devrim'de açıkladığı SSCB'de vücut bulan teorik saptamalarında Partinin Proletarya Diktatörlüğüne geçiş için olmazsa olmaz nüvesi olarak belirtmiştir.

Sovyet sosyalizmi bir proletarya diktatörlüğü deneyimi olarak ortaya çıkmıştır. Marksizmin içinden ve dışından bu deneyimin olumsuz ya da olumlu olarak değerlendirilmesi söz konusudur. Özellikle Stalin döneminden sonra Sovyet sosyalizmi gerek 68 kuşağı, gerek Troçkistler, gerekse anarşistler ve sosyal demokratlar tarafından sıkça eleştirilmiş ve tartışılmıştır.

Ayrıca bakınız