Bu yazımızda son zamanlarda pek çok kişinin dikkatini ve ilgisini çeken bir konu olan Derviş konusunu detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Derviş, toplum üzerindeki etkisinden farklı çalışma alanlarıyla olan ilgisine kadar çok çeşitli bağlamlarda tartışma ve tartışma konusu olmuştur. Kapsamlı bir analiz yoluyla, Derviş'in birçok yönünü daha derinlemesine incelemeye çalışacağız ve okuyucunun önemini ve sonuçlarını daha iyi anlamasını sağlayacak kapsamlı bir bakış açısı sunacağız. Bu makale, bu büyüleyici konuya eksiksiz ve zenginleştirici bir genel bakış sağlamak için, kökeninden gelecekteki olası sonuçlarına kadar Derviş'e çeşitli perspektiflerden yaklaşacaktır.
Derviş, bir tarikata ve şeyhe bağlı olan mürid, sûfiyâne bir hayat yaşayan kişi.
Farsça bir kelime olmakla birlikte bütün müslüman milletlerin dillerine girmiş olan derviş, esas itibarıyla "muhtaç, fakir" anlamlarına gelir, Tasavvufi mana itibarıyla Allah fakiri, Allah'a muhtaç olduğunu hisseden, Allah'ı talep eden, Ehl-i Suffa (Peygamberin en yakın arkadaşları) anlamında derviş sıfat olarak kullanılmıştır. Dervişân da derviş kelimesinin çoğuludur.
Muhammedi şeriatta biat edilen evliyayı Allah'a vesile kabul edip, İslam'ın esaslarını yerine getirmek için söz veren sadakat ve samimiyeti esas kabul edip Allah'a bağlanan, zamana göre bağlı olduğu mürşidinin tasavvufi ögretisi üzere yaşamaya çalışan, Allah adamı, ehl-i hal olarak da anılır. Allah'a giden yol olarak kabul edilen tarikatler, dervişlerin üniversitesi olmuştur.Derviş mürşidinin tasarrufatı altında adedini mürşidin belirlediği Allah'ın zikri ile meşgul olup nefsindeki kötülüklerden arınıp insan olabilme, Allah'a kulluk yapabilme gayretiyle yaşar. Mutasavvifi en büyük derviş olarak Muhammed'i kabul eder.